• giriş testi nedir?

    sözlüğe üye olmak için geçilmesi zorunlu olan, 12 sorudan mürekkep test.

    ilk başlarda iq testini andırsa dahi esasında 9 sorusu pattern tanıma 3 sorusu da temel türkçe bilgisi (-de,-da eklerini ayırmayı biliyor mu?), temel ingilizce(b1 kelimelerine hakim mi?) ve temel matematik (işlem önceliğinden haberdar mı ve 4 işlem yapabiliyor mu?) sorularından oluşmaktadır.

    12 soruluk testimizi siteyi hayata geçirmeden önce 65 arkadaşımıza uyguladık ve 7.8 gibi bir ortalama aldık. bu sebeple de 8'i baraj olarak belirledik, sizce de adil değil mi?

    elbette bu durumdan davetli yazarlarımız müstesnadır. ayrıca sözlükte yazar olan arkadaşlar kefil oldukları arkadaşlarını testi geçemese dahi bize ulaşarak referans sistemiyle sözlükte yazar haline getirebilirler.

    test ile ilgili çok soru, şikayet geldiği için açıklamak durumunda olduğumuz bir şey daha var. test özellikle ilk sorusuyla adayların gözünü korkutmayı amaçlamaktadır, eğer ciddiye alırsanız, iqsözlükten ilk günlerinde haberdar olacak kadar internete aşina olan kimsenin kal(a)mayacağı bir testtir. bu sebeple lütfen süreye de dikkat ederek bunun "zor olmayan" bir sınav olduğu özgüveniyle sorulara yaklaşın.

    eğer konuyla ilgili öneri veya görüşleriniz varsa başlıklar açarak ya da açılmış başlıklar altında yazarak dile getirebilirsiniz, ciddiye alacağımızdan emin olabilirsiniz.

    ancak test ile ilgili yorumda bulunmadan önce 10 entry girenlerin zamanla yazar olması yönteminin sonuçlarını ekşide, hiçbir test olmadan yazar olmanın sonuçlarını inci sözlükte gördük. eğer teste yanıtı metin olacak bir soru ekleyeceksek bunu okumamız özellikle ilerleyen dönemde imkansız olur. aynı şekilde sosyal bilimler konusunda yetkin insanları ayırmak için bir test yaparsak bu sefer de şıkların arasında doğru yanıtı bulmak epey kolay olacaktır.

    testleri otomatik olarak değerlendirebilmek için en kolay yol olarak temel yeterlilikleri göze almak istedik. zira iqsözlük soruları ciddi ve entelektüel tefekkürü öne çıkarsa dahi sadece bundan ibaret değildir. kahkaha atamadığımız yerde felsefe de konuşamayacağımız kanaatindeyiz.

    umarız sözlüğün bu erken döneminde aramızda bulunan sizlerin de yaratıcı fikirleriyle amacımızla aracımız arasında mükemmel uyumu yakalayabiliriz.

  • pön savaşları

    zamanının iki büyük devleti olan roma ile kartaca'nın akdeniz hakimiyeti için yaptıkları, birincisi beğenilince ikinci ve üçüncü devam savaşı yapılan savaşlar silsilesi.

  • se non e vero e ben trovato

    giordano bruno'ya ait bir söz: gerçek değilse bile, iyi kurgulanmış.

  • özlem güçlü

    msgsü'nde sosyoloji bölümündeki dr. öğr. üyesi.

    spotify listesine buradan ulaşılabilir.

  • kapaneus

    thebai ile argos arasındaki savaşta surlara merdiven dayayıp en üstüne kadar tırmanırken bir yandan da "zeus bile gelse beni durduramaz!" diye bağırırken bulutsuz gökten inen yıldırımla hayatını kaybeden argoslu kahraman savaşçı. *

    karısı evadne kocasının cenaze töreni sırasında dayanamaz ve kocasını yakan cenaze ateşinin içine atlayarak intihar eder.

    kaynak
    powell b., klasik mitoloji, çev.sinan okan çavuş, bilge kültür sanat, 2018, istanbul.s.519

  • brutus ve oğulları efsanesi

    buradaki brutus sezar'ı öldüren brutus değil ancak onun atası sayılabilecek olan roma cumhuriyetinin kurucusu brutus'tür. kendisi "aptal" brutus olarak bilinir.

    bir gün kral mağrur tarquin'in sarayında bir yılan ortaya çıkar. kral telaşlanır ve 2 oğlunu delphoi'ye gönderir. oğlanlar da yolda canları sıkılmasın diye aptal brutus'u de yanlarına alırlar. kahinin yanına geldiklerinde kralın oğlunun sorularına yanıt vermez kahin ancak şöyle bir şey söyler:"anasını ilk kim öperse roma'nın en yüksek katına o çıkacaktır!"

    roma'ya döner dönmez kardeşler annelerine koşarlar. aptal brutus ise karaya ayak basar basmaz düşmüş numarası yaparak toprağı, yani hepimizin ortak anasını öper. yakın zaman sonra gerçekleşecek devrim ile birlikte kral sürgüne gönderilir ve aptal brutus roma'nın ilk konsüllerinden biri olur.

    brutus'un kendi oğulları eski kralın sürgüne gönderilmesinden rahatsız olurlar ve cumhuriyeti yıkmak için düşmanla işbirliği yaparlar. brutus oğullarını öz elleriyle cellada teslim eder ve adet gereği önce uzun uzun sopayla dövülürken de, sonrasında kafaları kesilirken de canlı canlı izler(bkz: fascis). ülkesine son nefesine kadar hizmet eden brutus etrüsklerle savaşırken ölecektir.

    kaynak
    powell b., klasik mitoloji, çev.sinan okan çavuş, bilge kültür sanat, 2018, istanbul.s.707

  • sparta, spartan, lakonik

    öncelikle, (bkz: sparta nasıl bir polistir?)

    "sparta adı lakedaimon polisinin merke­zi durumundaki askeri bir karargah olan sparta'dan kaynaklanmaktadır. sparta soy bağlarıyla birbirine bağlı topluluk üyeleri­nin hep birlikte sade bir yaşam sürdüğü bir karargah yerleşimi olduğu için, bu sı­nıfın sade yaşantısına atfen spartan (sa­de, dünya zevklerinden uzak yaşam tar­zı), yine bu sınıfın kültür ve sanat dünyası­na uzaklığı ölçüsünde yalın hayatları sözü çok fazla önemsemediğinden lakonik (kı­sa ve özlü söz) sözcükleri günümüze ka­dar gelmeyi başarmış durumdadır. sparta karargahında yaşayan özel statülü bu gru­ba, aynı terimden hareketle spartan denil­diği gibi spartiat da denir."

    kaynak
    ağaoğulları, m. a., türk, d., yalçınkaya, a., yılmaz, z., & zabcı, f. (2012). sokrates'ten jakobenlere: batı'da siyasal düşünceler (3. bs). iletişim yayınları. sf.30

  • !ismet özel'den alıntılar

    körüm, o halde karanlık niye benden kaçıyor?
    sağırım, nasıl oluyor da uğultum uzaktan
    beni çağırmaktadır?
    göklerin çökeltisinden başkaca soy
    toprağın tortusundan gayrı hısım bilmeksizin
    iniyorum kirli eteklerine
    beni emziren kaltak şehrin
    iniyorum ama indirilmedim
    iniyorum çalıntı tahtımı terk ederek

  • !bolayır'da yaşadığım gülümseten olay

    beş altı yıl önce gelibolu ve civarını gezmedeyim. çimpe kalesi, çanakkale savaşının geçtiği yerler, eceabat ve civarı şarap fabrikalarını listeye aldım. usul usul tek başıma seyahat ediyorum.

    gezinirken karşıma çıkan tabelada "namık kemal'in mezarı - bolayır" ibaresini gördüm. mezarın yerini daha önceden bilmediğime eseflendim. (bkz: bir edebiyat öğretmeni tevfik fikretin ölüm yıldönümünü nasıl unutur)

    çünkü namık kemal şiirleri bana üniversite zamanlarımdan bu yana pek kıymetli hisleri tanıtmış ve hatırlatmıştır. ruhumu ve vatansever hislerimi besleyen bu büyük şaire saygılarımı sunmak üzere direksiyonu bolayır'a kırdım. ufak bir yer, biraz gezinince de mezar bulunuyor zaten.

    arabayı park ettim ve mezara yürüdüm. güzel bir deniz manzarasına karşı yapılmış mezarın başında sükunetle namık kemal'i yâd ettim. hemen yanında orhan gazi'nin oğlu süleyman gazi türbesi(mezarı?) de var.

    biraz zaman geçirdikten sonra nedendir bilmem içimden hürriyet kasidesini okumak geldi. arabadan tabletimi alıp hürriyet kasidesini açtım.* mezarın başında, bağırarak değil, konuşma tonunda hürriyet kasidesini okumaya başladım.

    okumaya başladığımda ortalıkta kimse yoktu. ama birkaç beyiti okuduktan sonra türbeyi ziyaretten çıkan 5-6 kadın yanıma gelip beni dinlemeye ve kendi aralarında fısıltıyla konuşmaya başladılar.

    ruhuma şairin coşkun hisleri geçtiği için, şiiri yarıda kesmek istemedim. yine de göz ucuyla artık beraber küçük bir cemaat görüntüsü oluşturduğumuz eşlikçilerime bakmaktan kendimi alamadım.

    bir iki beyit daha okumaya devam edince şiirin ritmini anlamış olan beraberimdekilerden, her beyit sonrası "amin!" seslerini duymaya başladım.

    yahu ağlasam mı? gülsem mi? vatanperver hisler bir tuğyan halinde benliğimi sarmışken bu gelen kahkahayı nasıl bastıracağım?

    küçük cemaatime ve merhum kahramana saygısızlık etmemek üzere kendimi büyük çabayla tuttum. okumayı -yine aynı saygıdan- çok da fazla olmamak üzere hızlandırdım.

    şiir bitince yavaşça arkama döndüm ve vakur biçimde beyitlerimi aminleyenlerin biriyle göz göze geldim. şiirin bittiğini anlamış olacak ki bir anda şöyle bir nida yükseltti:

    "el fatiha!"

  • sonuca zıplamak

  • !kitap okuma alışkanlığı

    meraklı bir iştahla okuma listesini takip eden yazarların zaman zaman yavaşlamaları bence çok büyük bir problem değildir. uzayan reading slump biraz kötü hissettirebilir.
    ben kitap okuma seansını, sevdiğiniz bir başka şeyle birleştirdiğiniz bir rutin oluşturmanızı tavsiye edebilirim. benim şahsen işimin olmadığı her sabahın ilk saatleri kahve-kitap saatleridir.

  • !en büyük korkunuz nedir?

    selakofobim var. köpek balığı korkusu. bence benimkisi salakofobi zira salakça bir fobi; yüzdüğüm hiçbir denizde köpek balığı saldırısı olmuyor. jaws filmleri yüzünden oldu.

    fobilerden soyutlarsak, en büyük korkum aklımı kaybetmek. sonra da ömür boyu acı çektirecek bir hastalığa/rahatsızlığa yakalanmak ve ömür boyu tutsak edilmek.

    küt diye ölmekten korkmam ama geride kalan sevdiklerim üzülür diye çekinirim.

  • ezel akay

    ilker canikligil'in bir dönem asistanlığını yaptığı, seküler bir osmanlı zihniyetine hayranlık duyduğunu düşündüğüm yönetmen.

  • kubilay tunçer

    ilker canikligil'in dediklerine göre sürekli görüşlerini tekrar düzenlemesi sebebiyle kendisine olan saygımı biraz yitirdiğim oyuncu.

    buradan

  • !yazarlardan kısa film önerileri

    people person övüldüğü kadar iyi mi emin olamadım ama hoş bir tat bıraktığı kesin.